KOZAN’IN TARÄ°HÄ°
Anadolu Tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Yöremizin Tarihinde Anadolu’nun tarihi kadar eski olduÄŸundan Kozan ve havalisinin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Bu bilgiler ışığında tarihi Sis ÅŸehrinin Çukurova ve çevre tarihinde yöreye ilk insanın ayak bastığı zamandan berisinin tarihi izlerini yansıtır. Sis ve arkasının verdiÄŸi daÄŸlık bölge Hititler’den Asurlulara kadar uzanan tarihi olayların da yaÅŸandığı yerdir. Tarihi Komana (veya Åžar) ÅŸehri erken dönem Hitit-Kizzuvatna Krallığının merkezi idi.
Mezopotamya’dan İç Anadolu’ya uzana ticaret ve kervan yolunun Anavarza-Sis-Kayseri baÄŸlantılı olması bölgenin stratejik öneminden de kaynaklanır. Sis ÅŸehrinin kuzeyindeki “Karasis” antik ÅŸehrinin giriÅŸ kapısında bulunan fil kabartması dolayısı ile Ä°skender döneminde burada yerleÅŸim olduÄŸu ve daÄŸlara doÄŸru uzanan kervan yolunun da buradan kontrol edildiÄŸi ortaya çıkar. “Sis” ÅŸehir ismi tarihin hatırasıdır. En azından 3.000 yıllık insan yerleÅŸimi burada “Sis” ÅŸehrinde yaÅŸanmıştır. Asurluların “Sizu”, Romalıların “Sision” ve daha sonra da “Sis” adıyla bilinen antik kent, aynı isimle 1928 yılına kadar varlığını korumuÅŸtur.
Kozan coÄŸrafyasının en önemli antik kenti şüphesiz ki Anavarza’dır. Romalılar döneminde Ä°mparator Agustus’un ziyaret ettiÄŸi Anavarza geliÅŸerek metropol kenti oldu. Dünya olimpiyatları burada yapıldı. Anavarza, Türk tarihinde Çukurova olarak bilinen antik Kilikya’nın da kalbi idi. Romalılardan Bizans’a geçen Anavarza Abbasi Ä°slam orduları tarafından Hükümdar Harun ReÅŸit zamanında yeni bir kimlik kazandı. Anavarza ve Sis ÅŸehirlerine Türkistan’dan getirilenler yerleÅŸtirildi (MS 800’lü yıların başı). Sis yöresinde Ä°lk Türk yerleÅŸimi Bizans Hükümdarı Nikefor Fokas’ın MS 964 yılındaki Kilikya seferine kadar kesintisiz devam etti.
Anavarza antik kenti MS 1269 yılında yaÅŸanan depremden büyük hasar gördü. Åžehirde yaÅŸayan Ermeni PrensliÄŸi ve halk Sis ÅŸehrine taşındı. Ermeni Kral II. Leon zamanında Sis kalesinin eteÄŸinde Kral sarayı yaptırıldı. 1340 ve 1350’li yılarda Çukurova’ya gelen RamazanoÄŸlu ve Türkmen aÅŸiretler Misis ve Adana ÅŸehirlerini ele geçirdiler. Mısır’ı Memluklu Türk Devleti’nin ordusu 1375 yılında Sis Ermeni Krallığını kuÅŸatma altına aldı. Işık Temur ve Türkmenler son Ermeni Kralı VI. Leon’u kale içinde teslim aldılar ve böylece Kilikya Krallığı devri sona erdi. Ama bundan sonra Türklerin hoÅŸgörülü ve adaletli yönetiminden dolayı Sis ÅŸehrinin Ermeniler için dini önemi devam etti. Sis Ermeni manastırı ve kilisenin aynı yerde bulunması Ermeniler için dini önem taşıyan kutsal eÅŸyaların da burada bulunması dolayısı ile Van’dan Konya’ya kadar uzanan Güney Anadolu ÅŸehirlerinde yaÅŸayan Ermeniler dini inançlarının gereÄŸi Sis ÅŸehrine geliyor ve burada pelesenk yağı bulunan Altın kazanın kapağının açılması törenlerine katılıyorlardı.
Sis şehir merkezinde Türk asıllı Sultan Melik Seyfettin Çakmak Ümerasından Emir Abdullah Hoşkadem tarafından 1448 yılında Büyük Caminin yapımı gerçekleştirilmiştir.
Çukurova ve yöremiz XIV. yy ortalarından itibaren Mısır Memluklularına ve bunlara bağlı Türkmenlerin Yüreğir koluna mensup Ramazan oğullarının eline geçmiştir. Bu devletin hâkimiyetini Yavuz Sultan Selim 1517 yılı Mısır seferiyle son vererek bölgeyi tümden Osmanlı topraklarına ilhak etmiştir. Sis, Adana ve Tarsus şehirleriyle birlikte sancak halini almıştır. Sis, Adana ve Tarsus şehirleri ile birlikte tahsis edilmiştir. Sancak, 1571 yılından itibaren Kıbrıs Beylerbeyliğine bağlanmıştır.
1519 ve 1540 yılları arasında yapılan Osmanlı Tahrir Defterleri’ne göre Sis Sancağı; Feke, Anavarza, Lembert, Küpdere ve Parsi-bit (Pars-berd) kalelerinden teÅŸekkül etmekte idi. Sis Sancağı cemrini ise, Savcı-hacılu, EÄŸlen-oÄŸlu, AvÅŸar ve Kavurgalı gibi cem oluÅŸturmaktaydı.
Sis, Osmanlı döneminde aynı adı taşıyan Sancak durumunda idi. Bir çeÅŸit vilayet gibi idi. 1700’lü yıların baÅŸlarından itibaren KozanoÄŸulları Türkmen beyleri önce Feke Belenköy yöresinde daÄŸlık bölgeyi kontrolleri altına aldılar ve kısa sürede Sis ÅŸehrinin de idaresini ellerine geçirdiler. KozanoÄŸullarının derebeylik tarzı yönetimi 1700-1865 yıları arasında devam etti. Bu zaman içinde bölge coÄŸrafyasının adı “Kozan” olarak deÄŸiÅŸime uÄŸradı.
Osmanlı Devleti, Çukurova genelinde göçebeleri topraÄŸa yerleÅŸtirmek için 1865 yılında DerviÅŸ ve Cevdet PaÅŸalar kumandasında Fırka-i Islahiye ordusunu gönderdi. KozanoÄŸulları ailesinin sürgün edilmesinden sonra “Kozan Sancağı” kuruldu. Sis, Kadirli (Kars-ı Zülkadriye), Feke, Haçin kazaları Kozan Sancağı’na baÄŸlandı.
Osmanlı Devleti döneminde Müslüman Türklerle Ermeniler yörede bir arada iyi iliÅŸkiler içinde yaÅŸamlarını sürdürürken I. Dünya savaşından sonra Kozan ve yöresi 7 Mart 1919 Fransızlar tarafından iÅŸgal edilmiÅŸtir. Fransız iÅŸgali ile birlikte bu güçler tarafından Ermeniler silahlandırılarak ÅŸiddet hareketlerine girmiÅŸler ve önemli ölçülerde Müslüman kanı dökülmüş, daha sonra Saimbeyli ve Osman Tufan Bey idaresinde teÅŸkilatlanan mukavemet güçleri 2 Haziran 1920’yılında Fransız iÅŸgalciler ve Ermeni güçlerinden temizlenmiÅŸtir. Bu tarihten itibaren Sis’e Kozan adı verilmiÅŸtir.
1865-1923 yılları arasında Mutasarrıflık olan Kozan Cumhuriyet döneminde 1923 yılında Vilayet halini almış, 1926 yıllarından sonra VilayetliÄŸi laÄŸvedilerek Adana Ä°li’ne baÄŸlı ilçe haline getirilmiÅŸtir.1920 yılında Kozan Türkiye Büyük Millet Meclisine MareÅŸal Fevzi Çakmak’ı Milletvekili olarak gönderilmiÅŸtir.
Bu tarihi dönemlerden günümüze kadar gelen tarihi eserler ise, Kozan Kalesi, Anavarza Kalesi, Karasis Kalesi ile Memluklar döneminde 1448 yılında inşa edilen Ulu camii (Hoşkadem Camii) Kozan suyu üzerinde 9 gözlü Roma köprüsü, tarihi evleri, tarihi çarşısı ile önemli ölçüde tahribat gören Ermeni Kilisesi kalıntıları mevcuttur.
Kozan ve havalisi, tarihin her döneminde önemini korumuş bir yerdir. Eski çağlardan beri, birçok milletin nüfuz mücadelesine sahne olan Kozan ve çevresi, verimli arazileri ve elverişli iklim şartları ile gerçekten göz kamaştırıcı bir özelliğe sahiptir.
Tarih çaÄŸlarında Çukurova’da ve dolayısıyla Kozan’da, çok sayıda medeniyetin kurulması ve birbiri arasındaki nüfuz mücadelesinin uzun yıllar sürmesi, buranın tarihi, coÄŸrafi ve iktisadi önemini ortaya koymaktadır.
Kozan ilçesi, Anadolu-Suriye eski ticaret yolunun üzerinde bulunduğu için, ticari bakımdan büyük bir önem taşımaktadır. Hatta Hz. Mevlana Suriye yolculuğunu yaparken dahi bu yolu kullanmıştır. Seyahati esnasında Kozan Kalesi eteklerinde yaşayan 40 keşişle karşılaşması ise bu yolculuğunu doğrulamaktadır.
Kozan ve yakın çevresinin sahip olduğu bütün bu olumlu şartlar, ilk çağlardan itibaren, çeşitli kavimlerin yöreye hâkim olma ve yerleşme arzularını kamçılamış, devletlerarası siyasi anlaşmazlık ve savaşlara yol açmış, yörenin birçok kavim arasında el değiştirmesiyle sonuçlanmıştır.
OSMANLI DÖNEMİNDE KOZAN
1516 yılında Osmanlı İmparatorluğu yönetimine geçen Çukurova ve çevresi 1919 yılına kadar 450 yıl süreyle Türk kalmıştır.
Yeni Çağda, yöredeki yerleşme faaliyetleri olarak çeşitli Türkmen boylarının yaşıyor olmasına, Ramazanoğlu ve daha sonraki Osmanlıların iskân faaliyetlerine rastlanılmaktadır.
Kozan ilçesi, 8 Mart 1919’dan 2 Haziran 1920 yılına kadar, bir yıl iki ay süreyle, Fransız ve Ermeni iÅŸgalinde kalmış ve 1920 yılında da yeniden öz benliÄŸine ve Türklüğüne kavuÅŸmuÅŸtur. O tarihten bu yana Türkiye Cumhuriyeti yönetiminde olan ilçede birçok Türk boyu yaÅŸamaktadır. Ayrıca, Kozan’daki bazı köylerde Arabistan yarımadasından ve Kuzey Afrika’dan göç eden vatandaÅŸlarımız da bulunmaktadır.
MÄ°LLÄ° MÃœCALEDE KOZAN
Birinci Dünya Harbi içinde Ä°ngiltere, Fransa, Rusya ve Ä°talya arasında gizli antlaÅŸmalar yapılmıştır. Bunlardan Ä°ngiltere hükümeti adına Albay Sayks (Marksyks) ve Fransa hükümeti adına da bakan Piko (Georges Pico) tarafından 18 Mayıs 1917’de Leningrat’da imzalanan sözleÅŸmeye göre; Ä°ngilizler, Filistin ile (Musul dışında) Irak’ı ve Fransızlar ise Suriye’den baÅŸka bütün Güney Anadolu’yu alacaklardı. Böylece Anadolu’da, Ä°skenderun ve Mersin limanları ile Ergani bakır madenleri ve Kilikya (Çukurova) pamuk tarlaları Fransızlara bırakılıyordu. Fakat Ä°ngilizler Musul petrollerini ellerinden kaçırmak niyetinde deÄŸillerdi. Bunun için iÅŸgal edecekleri Antep, MaraÅŸ ve Urfa illerini koz olarak tutmak kararı ile yaptıkları sözleÅŸmenin uygulanması yönünde harekete geçtiler.
Ä°ÅŸgal ettikleri yerler ile Çukurova’yı Fransızlara bırakarak aralarındaki anlaÅŸmaya ters hareketle Musul bölgesini (Petrol Bölgesi) iÅŸgal ettiler. Musul bölgesinin iÅŸgali, Fransızlarla aralarının açılmasına sebep oldu.
Birinci Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi hükümlerine dayanarak, Güney Anadolu’yu denetimi altında tutacak olan Fransızlar 17 Aralık 1918’de Mersin’e çıkarma yaparak, Mersin’i iÅŸgal ettiler.18 Aralık 1918 yılında ise Tarsus, 20 Aralık 1918’de de Adana iÅŸgal edilmiÅŸtir.
Konumuzun dağılmaması ve uzamaması için Mersin, Tarsus, Pozantı ve Adana olaylarına deÄŸinmeden asıl konumuz olan Kozan’ın iÅŸgaline girmek istiyorum.
Kozan’da bulunan Ermeniler Adana’nın iÅŸgalinden güç alarak Kozan’ın da iÅŸgal edilmesi için Adana Ä°ÅŸgal Kuvvetleri Komutanı Bremon’a heyet göndermek suretiyle Kozan’ın iÅŸgalini istemiÅŸlerdir.
Bu arada Kozan’ın Türk eÅŸrafı ve ileri gelenleri Mutasarrıf Ihsan Bey’in baÅŸkanlığında belediyede toplanarak son olaylar gözden geçirildi ve ne gibi bir hareket tarzı takip edileceÄŸi üzerinde duruldu. Neticede Adana’ya bir heyet gönderilerek iÅŸgal makamları ile temas edilip Kozan’ın iÅŸgalden kurtarılması çarelerinin aranması, olmadığı takdirde hiç olmazsa Kozan’a Ermeni askerlerinin gönderilmemesi kararlaÅŸtırılmıştır.
Bu heyete Savcı Ruhi Bey, EÅŸraftan dava vekili Topal Mustafa efendi ve Kozan’ın çok sevilen genç yedek üsteÄŸmeni Saim Bey’den müteÅŸekkil bir heyet seçilmiÅŸti. Görevli heyet, Adana’ya gitti. Ä°ÅŸgal makamları ile temas ederek Kozan Türk ve Ä°slam halkının dileklerini iÅŸgal kumandanlığına anlattılar.
Ä°ÅŸgalin mutlak olduÄŸunu fakat Ermeni askeri göndermeyeceklerine dair söz alarak döndüler. Bu olaylar cereyan ettikten sonra Yüzbaşı Tayyarda (Taillardat) komutasında Fransız iÅŸgal kuvvetleri Kozan’a hareket etmiÅŸtir. Bunu duyan Ermenilerde sevinç baÅŸlamış, aksine Türk’lerde ise bir endiÅŸe baÅŸlamıştı.
8 Mart 1919’da Fransız iÅŸgal heyeti; Tayyarda, ÃœsteÄŸmen Sübi, Tayyarda’nın muavini Ermeni TeÄŸmen Terlemezyan, tercüman Balyan’dan müteÅŸekkil olarak Kozan’a ayak basmak sureti ile temiz ve bereketli topraklarımızı kirletmeye baÅŸladılar.
Ä°lk defa Kozan köprübaşında Mutasarrıf Ä°hsan Bey iÅŸgal kuvvetlerini karşılamıştır. Ermeniler, şımarık bir vaziyette “YaÅŸasın Ermenistan, Ermeni devleti kurulacak” naraları ile ellerinde Ermeni bayrakları köprübaşında toplanmışlardır. Bu arada Zafer Tak’ı kurmaya çalışırlar. Bunu gören Kozan’ın yiÄŸit insanı Saim Bey olaylar çıkacağını belirtip Mutasarrıf Ihsan Bey’le görüşüp Zafer Tak’ının kurulmamasını saÄŸlar.
TAYYARDA’NIN Ä°LK Ä°CRAATLARI
Ä°ÅŸgal Kuvvetleri Komutanını karşılamayan ve zafer tak’ının kurulmasını istemeyenlerden Belediye BaÅŸkanı Hüseyin Efendi görevden alınmış yerine YiÄŸenzade Mehmet Efendi belediye baÅŸkanlığına getirilir.
Kozan’ın iÅŸgali bahis konusu olunca Ä°ngiliz ve Fransız makamları ile temas kurarak Kozan’ın iÅŸgalinden vazgeçilmesi veya Ermeni askeri gönderilmemesini saÄŸlamak üzere Adana’ya gönderilen Savcı Ruhi Beyle, dava vekili Emmi Mustafa Efendi ve ayrıca Mahfezade Ä°brahim Hoca’yı derhal Kilikya hudutlarından çıkartmıştır. Saim Bey’de bu sürgünden nasibini almıştır.
Adliye, Jandarma ve Polis memurlarının maaşlarına aşırı derecede zam yaptı. Bundaki amacı adalet cihazı ile icra kuvvetlerini elinde tutmaktı.
Ä°dare meclisi, Belediye meclisi, Mahkeme heyeti üyeleri yarı yarıya ErmenileÅŸtirilir. Yani belediye meclisinde 8 üye varsa 4’ü çıkarılıp, 4 Ermeni tayin edilmek suretiyle bütün resmi makamlarda Türk ve Ermeni görevli sayısı denkleÅŸtirilir.
Polis ve Jandarma sayısı Ermeni, diÄŸer yarısı da Çerkez, Arap, Kürt ve Türklerden olmak üzere düzenlenmiÅŸtir. Kadirli’li Çerkez Nuri ÇavuÅŸ’un oÄŸlu Cako ile çerkez Murat ve Sefer Beyler Jandarma subayı tayin edildiler. Cako bey, Kozan’a gelip Tayyarda ile görüşmüştür. Tayyarda kendisine 50 silah vereceÄŸini ve adamlarını hazırlamasını söylemiÅŸtir. Cako, bazı Türkler’e de Çerkez elbisesi giydirerek 50 kiÅŸiyi tamamlamış ve silahlarını alarak göreve baÅŸlamıştır.
Fransa, Ermenilerin şikâyetlerini dinleyerek isteklerini yerine getirmek üzere, olağanüstü yetkili Tesviye Mesalih adı ile bir komisyon kurdurur. Zaman kaybetmeden hemen görevine başlayan bu komisyon, Türklerin ekonomik açıdan zayıflaması ve işgal kuvvetlerine mutlak itaatle bağlanması siyasetini gütmüştür.
Kozan’ı terk eden ve dönüş yapan Ermeniler eski mallarını herhangi bir Türk’te bulduklarında, bu komisyona baÅŸvururlardı. (Ermeniler sığır sürülerinin geçeceÄŸi yollarda beklerler, geçen sürülerin içinden beÄŸendikleri sığır ve atları ayırırlar. Komisyona müracaat ederek; bunlar benimdi. Giderken Hasan AÄŸa’ya emanet etmiÅŸtim. Gelirsem geri alır, gelmezsem de helal olsun demiÅŸtim. Mademki geldim, mallarımı istiyorum. Åžimdiye kadar da temin ettiÄŸi faydalar için 1800 lira da tazminat istiyorum ÅŸeklinde beyanatta bulunarak, Türk ve Müslüman ahalinin ekonomik olarak daha çok zayıflatılmasını saÄŸlıyorlardı.
Komisyon, her zaman davacı olan Ermeninin davasını haklı bularak, beğendiği malları ona vermekte gecikmiyordu. Bu türlü istek ve şikâyetlerin uygulanması, Türklere karşı açılmış bir zulüm kampanyası halini almıştır. Dolayısı ile Türkler bu komisyona, zorla Tesviye-i Mesalih adını takmışlardı.
Ermeniler’in kurduÄŸu Tesviye-i Mesalih komisyonları dışında Ermeni Öç Alayı ve Ermeni Gönüllü Fedaileri (Kamovar) gibi kuruluÅŸlar da ilçemizde örgütlenip faaliyetlerine baÅŸlamışlardır.
Tayyarda’nın emri ve Ermeniler’in baskı ve tavsiyesi ile köylere gönderilen kamovar destekli tahsildarlar köylerden zorla vergi toplamış ve bulunan silahlara da el koymuÅŸlardır.
KOZAN DAĞLARINDA DÜŞMANA SIKILAN İLK KURŞUN VE BOZAT GEDİĞİ OLAYI
Kazan iÅŸgal kuvvetleri komutanı, Haçin’de bulunan Ermenilerin talep ve istekleri doÄŸrultusunda, Kozan’dan Haçin’e silah, cephane ve para göndermek amacı ile baÅŸlarında bir Fransız subayı olmak üzere 40 kiÅŸilik bir askeri birliÄŸi gönderir. O tarihlerde Feke ilçesinde Reji Müdürlüğü ve Belediye BaÅŸkanlığı yapmakta olan Cezmi Bey (Çetinel), bu silahların Ha- çin’e girdiÄŸinde tehlikeli olacağını düşünerek 12 kiÅŸilik çetesi ile daÄŸlara çıkan Gizzik Duran’a (Åžahin) haber göndermiÅŸtir. Kendisi gizlice Feke’den ayrılıp Tırtat civarında Gizzik Duran ve yanında bulunan Yırtlaz Ä°smail, Deli Bayram, Arap Ali (Yıldırım), Yerebakanlı Hasan, Yavuz Ali, Halil Ä°brahim, Mahya Murtaza Vezir Ali, Gür Ali vs. ile görüşüp durumu haber verir. Haberi alan Gizzik Duran, durum deÄŸerlendirmesi yapıp arkadaÅŸları ile Bozat gediÄŸinde pusu kurulmasına karar verir.
Anılan yere intikal eden Gizzik Duran ve çetesi yola hâkim olan noktalarda mevzilenirler. Beklenen an gelir. Öncü olarak Embiya ÇavuÅŸ isminde bir Türk görünür. Buna ateÅŸ etmezler. Gizzik, bir fırsatını bulup Embiya ÇavuÅŸtan gelenlerin ne zamana kadar geleceklerini sorar. Yarım saat içinde geleceklerini öğrenir. Gerçektende yarım saat sonra Fransız subayı komutasında ve Misak isimli bir Ermeninin rehberlik yaptığı Ermeni Kamavor’lar korumasındaki silah ve cephane yüklü kervan gelir.
Gizzik Duran, “Ben ateÅŸ etmeden hiç biriniz ateÅŸ etmeyiniz!” diye çetesine emir verir ve sonuçta menzile giren kafileye ateÅŸ açılır. BaÅŸta Fransız subayı olmak üzere 40 kiÅŸilik düşman birliÄŸi imha edilir. Silah, mühimmat ve altın paralar ele geçirilir. Alınan bu silahlar çetelere dağıtıldığından milli mücadelede önemlidir. Olayın yaÅŸandığı tarih: 22Kasım 1919’dur.
Bu olay ilçede büyük bir infial uyandırır. Olaydan sonra, Bozat Köyü’nün muhtarı Hamza ile kardeÅŸi Musa, Kozan’a zorla getirilip, halka gözdağı vermek için kurÅŸuna dizilirler.
KARGAPAZARI ZAFERÄ°
Ä°ÅŸgal kuvvetleri komutanının emri ile bir Türk tahsildar, 3 Ermeni kamovar Kozan’a baÄŸlı Karabucak, Åžerifli, Mahyalar, Çürüklü, Minnetli ve Kuyubeli köylerinden vergi toplamak üzere gönderilir. Bunlar köylülere baskı yapıp zorla vergi toplamaya baÅŸlayınca, o yörenin ileri geleni Deli Hacı AÄŸa (Cengizhan) halkı ikna metodu kullanıp, yörenin ünlü hocası Åžerif Hoca’ya iÅŸgal kuvvetleri komutanına vergi verilip verilmeyeceÄŸini sorar ve bunların öldürülmelerinin caiz olup olmadığının açıklanmasını ister. Åžerif Hoca’da gâvura vergi verilmez. Ä°ÅŸgal altında da namaz kılınmayacağını beyanla, öldürülmeleri ÅŸarttır. Fetvasını vermesi sonucu, üç kamovar ile bir tahsildar Deli Hacı AÄŸanın fedailerinden Gâvur Ali AÄŸa ve çetesi tarafından öldürülür.
Deli Hacı AÄŸa’nın kazandığı Kargapazarı zaferinin tarihi 24 Mart 1920’dir. Bu olaydan sonra Fransız iÅŸgal güçlerinin Haçin (Saimbeyli) ile olan baÄŸlantıları kesildi. Karabucak köyünün kurucuları DaÄŸlıoÄŸlu Ali Kâhya’nın soyundan gelen Deli Hacı AÄŸa’nın kazandığı zafer Fransız iÅŸgal güçlerinin daÄŸlık bölgeler ile olan baÄŸlantısını kesmiÅŸtir.
Bu olay neticesinde, olayın kahramanı Deli Hacı AÄŸa’nın kardeÅŸi ÖkkeÅŸ Efendi, her ne kadar, iÅŸgal kuvvetleri komutanı ile dostluk kurup çiftliÄŸinde ziyafet vermiÅŸ ise de, bu dostluk yetmemiÅŸ, Kozan’ın ileri gelenleri ile birlikte tutuklanıp manastır zindanına hapis edilmiÅŸtir
Bu olayda tutuklananlar şunlardır:
1. Ökkeş Efendi
2. Helvacızade Ahmet Hafi Bey
3. Na Ethem Usta
4. Nalbant Ethem Ustanın oğlu Kemal Efendi.
5. Üçdutlu Şükrü Efendi.
6. Himmet Çavuş
7. Gökoğlu Mustafa
8. Mısırlızade Avukat Mahmut Efendi
9. Çamurdanzade Mehmet Zait
10. Ögretmen Lütfullah Erdem
11. Öğretmen Ahmet Cemil Bey
12. Kuyuluk Köyünden Battal Ağa Oğlu Ömer Efendi.
Yukarıda isimleri yazılı tutukluların bırakılmasını Kadirli’den çetesi ile gelen Çerkez Nuri ÇavuÅŸ, iÅŸgal komutanı ile konuÅŸur, tahliyelerini ister ve bırakılmadıklarında da halkla birlikte silahlı eyleme baÅŸlayacağını söyleyerek baskı yapar. Neticede bu tutuklular bırakılmışlardır.
HAMAM KÖYÜ BASKINI
Kamovar adı verilen Ermeni haydut sürüleri durup dinlenmeden cinayetlere, soygunlara ve tecavüzlere devam ederler. Köy köy dolaşıp Türkleri soyarlar, öldürürler ve Çukurlara atarlar. Kozan’da yaÅŸanan bu çirkin ve kanlı olaylar her geçen gün artmaya baÅŸlamıştır.
Yine böyle bir gün kamovarlar, Hamam Köyü’ne baskına baÅŸladılar. Fakat Hamam Köyü’nün uyanık ve fedakâr halkı, bu eli kanlı kamovarların niyetlerinin ne olduÄŸunu biliyordu. Çünkü bu cinayet örgütlerinin daha önceden çok sayıda köyü ateÅŸe verdiÄŸini ve insanları öldürüp, soygunlar yaptığını bilmekte idiler. Aynı akibete maruz kalmamak için önceden hazırlık yapmışlardı.
Hamam Köyü’ne baskına gelen eli kanlı kamovarlar köylülerin mukavemeti ile karşılaÅŸtılar. Köylüler kamovarlara ateÅŸ açtılar. Neye uÄŸradıklarını ÅŸaşıran bu canavarlar, derhal Kozan’daki Fransız askeri komutanına haber gönderirler. Komutandan, Hamam Köyü’nün kendilerine isyanla ateÅŸ açtığını ve acele kuvvet göndermelerini isterler.
Kozan’dan Yozgatlı TeÄŸmen Halil komutasında ve yine Ermeniler’den müteÅŸekkil jandarmalarla kamovar sürüsü takviye edildi. TeÄŸmen Halil Bey, Ermenilerin Türkler’e reva gördükleri saymakla bitmez kötülükleri göz önüne getirerek köyün periÅŸan olacağını düşündü.
Ermeni kamovarlarına: “Durun, ben birkaç Jandarma ile gideyim, onları kandırayım. Beyhude kan dökülmesin” diyerek eline beyaz bir bayrak aldı. Köye doÄŸru yaklaşınca “Durun! ben mülazım Halil’im. Sizinle konuÅŸacağım. AteÅŸ etmeyin.” diye bağırdı. Köylülerin yanına vararak köylülerle beraber oldu. Bu hadise Hamam Köyü sakinlerini büsbütün gayrete getirdi ve morallerini düzelti.
Ermeni fedaileri bu durum üzerine, jandarmalarla beraber Kozan’a doÄŸru kaçtılar. Bu olaydan sonra ova köylüleri köylerinde huzurlu olamayacaklarını düşünerek daÄŸlara çekildiler.
Hamam köylülerin bu kahramanca hareketleri Kozan’daki diÄŸer köylere örnek olması açısından çok önemlidir. Hamam Köyü Baskını ve olaylar 24 Mart 1920 tarihinde yaÅŸandı.
KOZAN İLÇE MERKEZİNDEKİ ERMENİ MEZALİMİ
8 Mart 1919’da askeri yönetimi devralan Fransızlar, yalancı Ermeni ÅŸahitlerin görüşlerini dikkate alarak yöredeki Müslümanların arazilerine el koydular.
Yerli Ermeniler kudurmuşçasına fırsat buldukça Türklere ait evleri yakıyor, yaÄŸmalıyor ve insanları katlediyorlardı. Kozan’da bulunan 5 fırında Müslüman Türkler öldürülüp, yakılmıştır. Ä°lk defa, sabah namazından çıkıp evine gelmekte olan, ÅŸu anda Havacı General Ihsan Ay gün’ün dedesini aÅŸağı çarşıda öldürüp, aynı yerdeki fırına attılar. Annesine tütün almak için çarşıya inen KozanoÄŸlu Mustafa, Kadirli Caddesi’nde bulunan fırında yakılır. Büyük Cami karşısındaki fırında ise, Kozan Hükümet Konağı’nda görevli Tahrirat Katibi Ali Rıza Efendi ile Mal Müdürü Hamdi Bey öldürülüp yakılmışlardır.
Aynı zamanda yukarı çarşıda bulunan fırında da şu an isimlerini tespit edemediğimiz bir çok Müslüman Türk yakılmıştır. İşgal müddetince, öldürülüp kuyuya atılanlar, kurşuna dizilenler ve çeşitli şekilde öldürülen Kozanlıların sayısı 200 kişi civarında olduğu, işgal sona erdikten sonra yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir.
MÃœCADELENÄ°N BAÅžLAMASI VE KOZAN’IN KURTULUÅžU
Fransız iÅŸgalinin yaÅŸandığı Mart 1919 yılı içinde Kozan Sancağı’nda yaÅŸayan yörenin tanınmış aÅŸiret ve aileleri hedef alındı. Bunlar içinde Ä°mamoÄŸlu ile Kozan arasındaki ovalık bölgede yaÅŸayan Kırıntılı aÅŸiretinden TopaloÄŸlu Halil, Kozan ÅŸehir merkezinde uzun yıllar Belediye BaÅŸkanlığı yapan KurdoÄŸlu Mehmet’in oÄŸlu Hulusi, Sehlik Türkmen aÅŸiretinin beyi Hasan Efendi’ye karşı Ermeni saldırıları adı geçen kiÅŸilerin can ve mal güvenliklerini tehlikede olduÄŸunu gösterdi. Topalzade Halil, KurdoÄŸlu Hulusi, Sehlik Hasan çiftliklerini köylerini terk ederek Kozan sancağından dışarıya Toros DaÄŸlarının batı tarafında kalan Kayseri topraklarına gittiler. Yine Kozan eÅŸrafında Emmi Mustafa Faik Ãœstün’de Kozan’ı terk ederek Kayseri’ye giden Kozalılarla buluÅŸtu Develi ve Kayseri arasında dolaÅŸan, sonra ailelerini de Kozan’dan getiren bu insanlar Sivas’ta kongre toplayarak milli mücadele harekâtını baÅŸlatan Mustafa Kemal ile görüşmek istediler. Mustafa Kemal ile görüşme haberleÅŸmesini ve planlarını Sehlikzade Hasan Efendi gerçekleÅŸtirdi. Sivas Kongresinin tamamlanmasından sonra Ekim 1919 sonlarında Sivas’a gelen Kozanlılar, Mustafa Kemal ile özel bir görüşme yaptılar. Kozan Sancağı’nda yaÅŸanan Fransız iÅŸgali ve Ermenilerin saldırılarına karşı bölgede mücadele yapmanın gerekli olduÄŸu hakkında bilgiler verdiler.
Kozanlılar Atatürk’e “Bizim malımız, paramız ve silahız var, yalnız bunları bir düzene koyup yerinde kullanacak kumandana ihtiyacımız var” der.
Kozan heyetini dinleyen Mustafa Kemal PaÅŸa bir karara vardı ve şöyle dedi. “Size istediÄŸiniz komutanları vereceÄŸim, fakat sizin hayatınız gibi vereceÄŸim komutanların varlığı da bu iÅŸin büyük bir gizlilik, bir komitecilik ruhu içinde yürütülmesine baÄŸlıdır. Åžimdi siz Kayseri’ye hareket edin, komutanlarınız arkadan size yetiÅŸeceklerdir” der.
Kozan’lıların huzurdan ayrılmasından sonra Mustafa Kemal PaÅŸa, Binbaşı Kemal Bey’i (KozanoÄŸlu DoÄŸan) takma adı ile Kilikya Kuvai Milliye Komutanlığı’na, Yüzbaşı Osman Bey’i de (AydınoÄŸlu Tufan) adı ile onun yardımcılığına görevlendirir.
Daha önce Kayseri’ye hareket eden Kozanlılarla komutanlar, Develi de Belediye BaÅŸkanı Kamberli Osman Bey’in evinde buluÅŸurlar. Askeri heyete katılan Ratıp Bey de burada hazır bulunur. Görev bölümü yapılır. Binbaşı DoÄŸan Bey ile Ratıp Bey Batı Kilikya Komutanlığı’na görevlendirilir. Kamberli Osman Bey’in evindeki toplantıya katılan Gizzik Duran ve çetesi, Osman Tufan Bey’i alıp Tufanbeyli’ye hareket ederler. Tufanbeyli’den Göksun’a varırlar. Meyremçil Belini aÅŸarak Osman Bey Andırın’a iner. YaycıoÄŸlu Ä°brahim AÄŸa’nın evinde karargâh kurarak, DoÄŸu Kilikya Müdafai Hukuk Cemiyeti’nin temelini bu evde atar. Daha sonra Kadirli Müdafai Hukuk Cemiyeti’ni kurarak Kuvai Milliye TeÅŸkilatı’nı harekete geçirir. YiÄŸit Kadirli halkı, 7 Mart 1920’de Kadirli’yi iÅŸgalden kurtarır. Kadirli’ye inen Osman Tufan Bey, Kozan’ın kurtuluÅŸunun nasıl yapılacağını, Kozan’dan varan heyetlerle görüşüp Müdaafa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulmasını ve yönetim kurulu ile baÅŸkanın seçilmesini ister. Ancak bu cemiyetin baÅŸkanlığını ulemadan ve okuryazar olanlardan hiç kimse kabul etmek istemeyince, daha sonra, Haçin baskınında ÅŸehit düşen Kahraman ÖkkeÅŸ Bey (Ä°lbeyi) gönüllü kabul eder. Böylece, Kozan Müdaafa-i Hukuk Cemiyeti kurulur. Ä°lk iÅŸ olarak milis güçler oluÅŸturulup, Grup Komutanlarına görev verilir. Bunlar;
1. Koyunevi Tabur Komutanı Sarıbahçeli Ahmet Ağa, Kırmızı Osman, Ağzıkaraca köyünden Musa Hoca (Özdemir)
2. Berber Bölüğü Komutanı Kurtlu Uşaklı Hacı Efendi.
3. Aslanlı Bölüğü Komutanı Topalzade Halil Efendi. Hamam Köyü Grup Komutanı Bayramoğlu Hacı Mehmet Öztorun
5. Ceritler Grup Komutanı Kurdoğlu Hulusi Bey
6. Mansurlu Bölüğü Komutanı Abdussamet Samimi
7. Karacalar Bölüğü komutanı Yigenoğlu Ahmet Efendi.
8. Andıl ve havalisi Müfreze Komutanı Hakkı Efendi (Turgut).
9. Sıralif Grup Komutanı Karabucaklı Deli Hacı Ağa.
10. Köreken Müfrezesi komutanı Bayatoğlu Ahmet Çavuş, Gebenli Ali ve Cücen Ali Hoca. Ferhatlılı Hamdi Ağca, Kamalı Hasan, Kamalı Mehmet.
11. Döşeme müfrezesi Komutanı YiÄŸit AÄŸa (Kahraman Bey) ve Kadirli’li mücahitler.
12. Kuyuluk Bölüğü komutanı Üzeyir Hoca oğlu Hasan Efendi.
13. Kayhan Grup Komutanı Çolak Hacı Ağa.
Bu grup komutanları emrinde bulunan kahraman Kozanlılar, Kozan’a hücum etmek üzere ilçeyi abluka altına alırlar. Durumu haber alan Fransız iÅŸgal kuvvetleri komutanı Tayyarda hazırlık yapar. 1 Haziran’ı 2 Haziran’a baÄŸlayan gece yarısından sonra Kozan’ın yerli Ermenilerini de yanlarına alarak iÅŸgal kuvvetleri Kozan’ı boÅŸaltırlar. 2 Haziran 1920 günü Türk Milis Kuvvetleri Kozan’a girdiler. Böylece bir yıl, 2 ay, 24 gün iÅŸgal altında kalan Kozan ve çevresi düşmandan temizlendi.
Her yıl 2 Haziran günü Kozan’ın KurtuluÅŸ Bayramı olarak büyük bir coÅŸku ile kutlanmaktadır. Kozan Cumhuriyetin ilanından sonra 1923 yılında Vilayet hüviyetine kavuÅŸmuÅŸ fakat bir takım siyasi uyuÅŸmazlıklar nedeniyle 1926 yıllarından sonra il statüsü laÄŸvedilerek Adana Ä°li’ne baÄŸlı Ä°lçe haline getirilmiÅŸtir.
Kozan vilayetlik hakkının iadesi için zaman zaman siyasetçiler ve bürokratların yanı sıra medya mensupları da birtakım giriÅŸimler ve Kozan’ın vilayetliÄŸinin iadesi yönünde programlar yapılsa da vilayetlik konusunda netice çıkmadı.
2 Haziran 2018 10:45